Seküler aklın din talebi ve Diyanet’in hutbeleri

“`html

İnsan ve Zamanın Ruhu: İnançların Dönüşümü

İnsan, çağının izlerini taşıyan karmaşık bir varlıktır. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi ve mekân, bizi her yönüyle etkiler. Yirmi birinci yüzyılda, insanlık birçok evreden geçerek bugünkü noktaya gelmiştir. İnançlar ve din açısından bahsettiğimizde, “zamanın ruhu” kavramıyla karşılaşıyoruz. Örneğin Ortaçağ’a baktığımızda, dinî inançların ve pratiklerin toplumsal yaşamda belirleyici rol oynadığını görebiliriz. O dönemde, kutsala ait olmayan bireylerden bahsetmek mümkündü, ancak kutsalsız bir topluluk bulmak hemen hemen imkânsızdı. Fakat günümüzde, özellikle Batı’da, tablo tamamen değişmiştir. Şu an birçok Batı toplumunda, ateizm, apateizm (Tanrı umursamazlık), agnostisizm (bilinemezcilik) ve deizm çok daha fazla yaygınlık kazanmıştır. Bu durum, dinin toplumsal yaşamda etkisini kaybetmesiyle sonuçlanmıştır.

Zamanın Ruhu ve Değişim Süreci

Peki, zamanın ruhundaki bu devrimsel değişim nasıl gerçekleşti? Avrupa, kendi içinde reform, rönesans ve aydınlanma gibi süreçler ile dinin etkisinden uzaklaşmaya başladı. Başlangıçta bu, dinin kurumsal yapısına karşı bir başkaldırıydı; özellikle siyasetin yoğun bir şekilde etkisi altındaki kiliseye karşı. Fakat zamanla bu durum dinin kendisinden ve kutsal olandan tamamen uzaklaşmaya dönüşmüştür.

Aydınlanma ve Modernlik

Aydınlanma döneminin ortaya çıkardığı modernlik, sekülerleşmeyi de beraberinde getirdi. Günümüzde dünya genelindeki büyük şehirler, bu modernleşme ve sekülerlikten nasibini almıştır. Sekülerlik, “şimdi” ve “burası” anlamına gelen Latince “saeculum” kelimesinden gelir; bu da, metafizik âlemi dikkate almadan, bugüne odaklanmayı ifade eder. Richard K. Fenn, sekülerleşmenin dinî kurumların gücünü azalttığını ve toplumsal dinî çeşitliliği artırdığını belirtir. Bu bağlamda, sekülerleşmenin kaçınılmaz sonucu, dünyevileşmektir.

Ülkemizdeki Sekülerleşme Süreçleri

Türkiye özelinde iki farklı sekülerleşme biçimi mevcuttur. İlk olarak, bireylerin ve toplumların dinî inançlardan bağımsız bir yaşam sürme arzusudur. İkincisi ise, İslam’ı teorik olarak kabul etmesine rağmen dinî kurumu sekülerleştirme çabasını içermektedir. Bu durum, bazı ilahiyatçıların son zamanlarda övgüyle andığı seküler dindarlık arayışını da yansıtır. Ancak, bu yaklaşım zamanla, dinin ve dini pratiklerin toplumsal hayattan çekilmesine yol açabilir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Rolü

Seküler akla sahip kişiler, dinî kurumların toplumsal hayatta gereksiz olduğunu düşünebilir. Ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi temel bir kurumu eleştirenlerin, onun işlevlerini ve topluma olan katkılarını göz önünde bulundurması gerekir. Diyanet, İslam dininin ışığında toplumun aydınlatılmasında önemli bir rol üstlenirken, ahlâk ve ibadet konularında rehberlik yapmaktadır. Son zamanlarda okunan hutbeler de, bu bağlamda önemli mesajlar içeren içerikler barındırmaktadır.

Farklı İnançlara Saygı ve Birlikte Yaşama Kültürü

Bu ülkede barış ve hoşgörü içinde yaşamak, birbirimizin düşünce ve yaşam tarzına saygı duymaktan geçer. Dinsizler kendi inançlarını serbestçe yaşamaktayken, dindarların da kendi inançlarını özgürce ifade edebilmesi gerekmektedir. Unutmayalım ki, tarih boyunca farklı din ve milletlerden insanlara özgür bir yaşam alanı sunmuş bir medeniyetin mirasçılarıyız. Bu noktada toplumsal hoşgörüsüzlük, köklü değerlerle çelişmektedir.

Sonuç: Saygı ve Anlayış Üzerine

Birçok insan sekülerliği seçmiş olabilir. Ancak, bu ülkenin büyük çoğunluğu İslam’ı tercih etmekte ve onun değerlerini yaşamaya çalışmaktadır. Bu tercihlere saygı gösterilmelidir. Kurumsal bir dindarlık istemesi kaçınılmazdır. Milyonlarca Müslümanın yaşadığı bir ülkede, dinî yapılar ve cemaatler kaçınılmaz bir gerekliliktir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’nin sosyal dokusu için kritik bir öneme sahiptir ve bu kurumun yokluğunda ne tür boşlukların oluşabileceği derinlemesine düşünülmelidir.

“`

Related Posts

Ünlü döner zinciri iflasın eşiğinde: Konkordato ilan etti!

Türkiye genelinde 250’yi aşkın şubesi bulunan Ekrem Coşkun Döner, yaşadığı mali darboğaz nedeniyle konkordato ilan etti.

Dolar ne kadar oldu?

İsrail-İran gerilimi küresel piyasaları sarsıyor. Altın ve petrolde yükseliş yaşanırken döviz kurlarında da yukarı yönlü bir hareketlilik var. Alım-satım yapacaklar ve yatırımcılar da döviz kurlarındaki son durumu merak ediyorlar. Peki güncel dolar …

Cari açıkta rekor artış: Yıl sonu hedefi şimdiden aşıldı!

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yakın zamanda yaptığı “yakında cari fazlayı konuşacağız” açıklamasına karşın, Merkez Bankası’nın nisan ayı ödemeler dengesi verileri önemli gelişmeler ortaya koydu. Bu dönemde cari açık son iki yılın en yüksek seviyesine ulaşırken, rezerv kaybı ve yabancı portföy yatırımlarında da rekor çıkışlar görüldü. Orta Vadeli Program’da 2025 yılsonu için belirlenen cari açık hedefinin büyük bölümü sadece dört ayda gerçekleşti; bu da yıl sonu hedefinde sapma olacağını işaret ediyor.

Asgari ücret ve emekli maaşı için ilk öneri geldi

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, asgari ücretin acilen güncellenmesi gerektiğini belirterek, partisinin önerdiği rakamın 29.850 TL olduğunu açıkladı. Dervişoğlu, bu miktarın aynı zamanda en düşük emekli maaşı olarak da belirlenmesi gerektiğini vurguladı. CHP lideri Özel’in ise zam talebini önümüzdeki hafta açıklaması bekleniyor.

Özel sektörün yurt dışı kredi borcu arttı

Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, nisan ayında 2024 yıl sonuna göre 13,8 milyar dolar artarak 185,9 milyar dolar oldu.

Bir yılda 5 milyon numara taşıdı

Türk Telekom, son bir yılda 5 milyonun üzerinde müşteri numarasını taşıdığını açıklayarak, mobil numara taşımadaki ‘liderliğini sürdürdüğünü’ duyurdu.